Mehmet Öz'den sağlıklı hayatın sırları
Time dergisi tarafından 2008 yılında dünyanın en etkili 100 ismi arasına seçilen Doktor Mehmet Öz, A'dan Z'ye merak ettiğiniz her şeyi cnnturk.com'a anlattı.
Prof. Dr. Mehmet Öz
Bir kalp damar cerrahı... ABD'de pek çok televizyon programına katıldı... Columbia Üniversitesi'nde profesör... Harvard Üniversitesi'nden mezun... Çok sayıda tibbi alanda uzmanlığı var... "Yılın Doktoru", "Milenyum'un İyileştiricisi", "Yarının Küresel Lideri", "Yılın Türk-Amerikalısı" gibi sayısız unvanı var... "For Healing from the Heart" kitabı ile "Books for a Better America Award"’a değer görüldü... Robert E. Gross Araştırma Bursuna hak kazandı... Birçok profesyonel dernek ve kuruluşa üye... Kendisi gibi doktor olan Lisa Öz ile evli... Dört çocuk babası... Oprah Winfrey'le birlikte televizyon programları yapıyor... En son olarak da Time dergisi tarafından 2008 yılında dünyanın en etkili 100 isim arasında gösterildi. 48 yıllık hayatına bunca şeyi sığdırabilen Prof. Dr. Mehmet Öz merak ettiğiniz hemen her şeyi Hande Atay Alam'a anlattı. Öncelikle sizi çok tebrik etmek istiyoruz, Time dergisinin 2008 yılındaki dünyanın en etkili 100 ismi arasına girdiniz… Aslında ben bunu duyduğumda çok şaşırdım. Ameliyathaneden yeni çıkmıştım. Uluslararası bir ödül olduğu için birçok kişi katıldı. Onlarla tanışmaktan çok mutluluk duydum. Mutlu oldum ama aslında iyileşmiş hastamın takdiri benim için çok daha önemli. Bütün bu ödüller güzel ve çok da mutlu oluyorum ama bence bir hastamı iyileştirmekten daha büyük bir zevk yok bu dünyada. Bu listede Amerikan başkanlığı için yarışan Barack Obama, Hillary Clinton veya Dalai Lama gibi isimlerde var, listedeki diğer isimleri görünce nasıl hissettiniz? Aslında birçoğunu tanıyorum ben… Öyle mi, çoğunu tanıyor musunuz? Evet tanıyorum. Uluslararası bir ödül olduğu için dünyanın her yanından katılan insanlar oldu. Ama Dalai Lama ile yaşlanma üzerine bir konferansta beraberdik. Hillary Clinton’in eşi ameliyat olmak için buradaydı. John McCain’i de çok iyi tanıyorum. Hepsi törene katıldı. Birçok artistte vardı, müzik, bilim ve edebiyat dünyasından birçok kişi vardı. Çok güzel bir tören oldu aslında. Bazen bunlar sıkıcı olabiliyor ama neşeli zevkli bir akşamdı. Tabi ödül almak için yaşanmaz. Çünkü ödüller geliyor, gidiyor. Hayatta çok daha önemli şeyler var. Kimse sürekli bu ödüller uğruna çalışmaz. Siz senelerdir bu ameliyatları yapıyorsunuz, hala bir hayat kurtartığınız zaman aynı duyguları aynı heyecanı hissediyor musunuz? Aynı heyecanı hissediyorum. Bir hastamı kaybettiğimde de aynı ağırlığı hissediyorum. Kalbi, bu kuvvetli adaleyi eline aldığın zaman hakikaten Allah'ın ne olduğunu anlıyorsun. O kadar enerji dolu muhteşem bir şey insanın kalbi. Ondan hiç bir zaman sıkılmam. Sıkılmak imkansız bence… Dinine bağlı olan, dua eden hastaların iyileşmesinin çok daha çabuk olduğu gerçekten doğru mu? Aslında biz bu konu üzerinde araştırma yaptık. Sırf dini kabul edenler değil aynı zamanda istikbalini iyi gören insanlar da daha iyi ve daha hızlı yaşıyorlar. Çünkü hayatlarında her zaman bir amaçları var. Kendi isteklerinin dışında kalbi çalıştırmak için amaçlar gerekiyor hayatta. Dindar insanlar zaten bunu baştan kabul ediyorlar ama bunun için dindar olmak şart değil. Başka neler yapabilir insanlar? Sevdiğin insanlar, çocukların, işin, memleketin bütün bunlar çok önemli… Bunlara tutunabilirsiniz. Aşık olduğun, bu aşkın peşinde koştuğun zaman hastalığa zaman kalmıyor. Bazı hastalarım ofise geliyor ve 'yaşasam da yaşamasam da benim için farketmez' diyorlar. Ben böyle diyen bir hastayı kesinlikle ameliyat etmiyorum. Ama çok riskli hasta olsa da 'benim çocuğum var', 'çocuğum sakat ona bakmam lazım' ya da 'onu korumam lazım', 'benim yaşamam lazım' derse o zaman hiç çekinmeden ameliyat ediyorum. Çünkü eminim ki hastayı kaybetsem bile en iyi şansı vermiş oluyorum ona. Bence bir doktorun, bir hekimin en büyük rolü hastalarını bu konuda ikna etmek. Yani bir spor salonuna girdiğinde nasıl kendini diri tutman gerekiyorsa aynı şekilde ameliyata girmek için de kendini kanıtlaman lazım. Aşık olmayan biri, aşkı hiç tatmamış ya da aşkta karşılığı bulamayan birinin de iyileşmesi gerçekten çok mu zor? Aslında kalbi kırabilirsin. Yani bu gerçekten var? Evet gerçekten var. Beyindeki dopimin miktarı çok önemli… Esrarkeş olan insanlar bu ilaçları aldıkları zaman beyindeki dopimin miktarı fazlalaşıyor. Bu dopimin hormonu aynı şekilde aşık olduğumuz zaman da artıyor. Onun için aşık olduğunuz insan sizden ayrıldığı zaman bu dopimin miktarı birden düştüğü için kendinizi çok halsiz hissedersiniz, hakkaden hastalık yaratır bu… Peki kalbe fiziksel olarak nasıl bir etkisi oluyor? İki şey oluyor, evvela kalp hızlı çalışmaya başlıyor ama atış miktarı azalıyor. Onun için güzel, sert, hızlı, kuvvetli atış yapan bir kalp tamamen tersini yapar, gevşek kalır. Arter basıncı düşer. Bunun çalışmasını birkaç büyük merkez yaptı. Hakikaten bunu buluyoruz. Kalbi incittiğin zaman birden kalp durabiliyor. Rahatlatamazsan bir yerden sonra kalbi fazla çalıştırıyorsun, kalp birden duruyor ve sizden vazgeçiyor. Peki sağlıklı yaşamanın sırlarını nelerdir? Sağlıklı yaşamak için en önemli şeyler neler Doktor Öz? Sağlıklı yaşamak için birkaç mühim şey var. Bazı ülkelere baktığımız zaman mesela 100 yaşına kadar yaşayan insanlar var. Onların neler yaptıklarını ölçtüğümüz zaman birinci yaptıkları şeyin adım atmak, yürümek olduğunu görüyüroz. Gördüğünüz gibi adım atan, adımları tutan bir cihaz var kemerimde, bunlar çok ucuz… Niye kullanıyorum bunları, çünkü kaç adım attığımı ölçebiliyorum. Günde 10 bin adım atman şart. Ortalama bir Türk 3 ile 5 bin adım atıyor. Daha fazla hareket ederseniz hem kalori sarfedersiniz, kilo almazsınız hem de adalelerinizi çalıştırırsınız. Bir adale yağa nazaran elli misli daha fazla kalori yakıyor. Onun için adale varsa vücudunuz yağlanmıyor. Aynı şekilde insanlar spor yaparak kilo kaybetmelerini kolaylaştırırlar. İkincisi esnek olmak için yoga. Ben her sabah kalktığım zaman yogamı yapıyorum. Bir de onunla beraber 100 tane şınav çekiyorum. Bu benim sabahki spor programım. Akşamları koşuyorum. Yani günde 2 kere spor yapıyorsunuz, bir sabah bir akşam? Sabah sporu daha çok uyanmak için… 7 dakika sürüyor, daha fazla değil. Herkezin yapabileceği şey, bir de şınavlarım var o kadar. Başka hiçbir şey yapmıyorum. Bir haftanın dört günü yaptığım spora ilave olarak işten geldiğim zaman yarım saat 45 dakika spor yapıyorum. Evin içinde mı yoksa dışarıda mı koşmayı tercih ediyorsunuz? Hava güzelse dışarıda değilse evde koşuyorum. Bir de barfiks yapıyorum ve mekik çekiyorum. Çok da basit bir program… Daha da ilave bir şey yapmak istemiyorum çünkü vakit kaybetmek istemiyorum. Eğer yarım saat vaktim varsa yarım saat spor yapmak istiyorum. Kendi vücudumu bir halter cihazı olarak kabul ediyorum. Yani şınav, barfiks, bütün bunlar için kendi vücudumu kullanıyorum. İlave olarak ağırlık taşımak gerekmiyor yanımda. Daha da büyük olmak istemiyorum zaten. Spor dışında sağlık için neler yapılmalı. Mesela yemek konusu… Yemek Türkler için çok önemli, bir kültür. Türk insanlarına yemek açısından ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Evet bazı ülkelerde yemek o kadar önemli değil. Ama Türkiye'de gerçekten yemek bir kültürdür. Aslında Türkiye çok şanslı bir ülke, çünkü bizde bulunan meyveler sebzeler hem lezzetli oluyor hem de diğer ülkelere nazaran ucuz aslında. Bu kadar zengin bir ülkede yaşıyorken ve bu meyve sebzenin ne kadar mühim olduğunu bildiğimiz halde bunları kullanmamamız çok büyük bir hata. Yazık aslında. Sağlıklı gıdalar için birkaç şey çok mühim… Birincisi topraktan çıktığı zaman bu yemekler aynı şekilde ağzınıza girmeli. Yani meyve, sebze ve buna benzer hakiki yemekler önemli bizim için. Kaloriyi saymayın. Eğer perhiz yapacaksanız yediğinizin miktarını hesaplamayın, besin miktarını sayın. Çünkü beyin besini ölçüyor, kaloriyi değil. Onun için beyaz ekmek veya şeker yerseniz içinde besin olmadığı için beyin bunları kabul etmez. İlave olarak daha çok besin dolması için yemek ister. Türkiye'nin ekonomik durumunu düşündüğünüz zaman, ekmek, makarna, pilav sürekli yenen şeyler. İnsanlar bunu nasıl dengeleyebilirler? 'Bunları dengelemek için bunları yeme' demek istemiyorum. Yalnız yemek için mühim olan şeyleri size özetleyeyim. Onları yedikten sonra eğer iştahın varsa diğerlerinden de yiyebilirsin. Örnek olarak balık çok mühim, ceviz mühim. İkisinin içinde de omega 3 yağı var. Meyvelerin ve sebzelerin içinde önemli olan vitaminlar bulunuyor. A, B, C, D, E... Bütün vitaminler var. Onun için hakiki yemekleri yerseniz eğer iştahınız kalmışsa, diğerlerini de yiyebilirsiniz fakat beyaz ekmek, beyaz şeker, bunun gibi beyaz yemeklerin sağlığınız için hiçbir yararı yok. Alacaksanız da az miktarda alın. Onun dışında yemeklerinize salatayla başlayın, içine sirke, zeytinyağı katın. Bunların hepsi sağlıklı, istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Biraz da beyaz peynir, biber ve domates. Domatesin içinde likopen diye bir madde var, hem bağışıklık sisteminizi kuvvetlendiyor hem de sizi güneşe karşı koruyor. Beyaz pilavın yerine ize daha lifli pilavlar varsa daha faydalı bağırsaklarınız için. Ana yemeklerde de az miktarda et, biraz balık, biraz sebze… Siz kırmızı eti de hiç tavsiye etmiyorsunuz değil mi? Bir de hep beyaz et ile kırmızı etin arasında çok da fark olmadığını söylüyorsunuz? Beyaz ve kırmızı etin arasındaki fark çok az… Bir de tabi çevresel koşullarımız nedeniyle bizim için et yemek hiç iyi değil. Hayvanları büyütmek için su harcıyoruz, benzin harcıyoruz, onlara yemek veriyoruz. Bu hayvanları et için beslemek genel olarak insanlar için pek faydalı bir şey değil. Peki ya tatlılar? Bence tatlıların hiçbir rolü yok! Çünkü biyolojik yönden maksatsız ve mantıksız bir hareket, çünkü tatlı yediğiniz zaman yemeklerin sonunda vücuttaki insülin miktarını fazlalaştiriyorsunuz. Bu hormonun vazifesi yağ toplamak, onun için yemekten sonra şeker yediğiniz zaman insülin fazlalaşıyor ve bütün yediğiniz yemekleri yağ olarak vücuda yapıştırıyorsunuz ve bunlar vücutta kalıyor tabi. Yani sizin evinize hiç baklava girmiyor mü? Evet hiç baklava yok. Ama baklavaya karşı bir şeyim yok. Babamın en çok sevdiği şey baklavadır. Ben de çok seviyorum. Baklavanın içinde sağlıklı ceviz ve yağlar var. İyi yağlardan var. Ama baklava yiyiceksen yarım parça yemen yeterli. Günde 3 kere yeme, bir kez ye. O sizin için bir ödül olsun günün sonunda. 'Diet smart', yanı hep akıllı diyetten bahsediyorsunuz. 'Pazartesi diyete başlayacağım, 3 günlük ya da 7 günlük diyet' derken hep diyetle yaşıyor insanlar. Nasıl bir diyetle yaşamalı? Neler tavsiye edersiniz? Aslında diyet bir koşu yarısı değil bir marotondur, onun için hayat boyu yapabileceğin bir diyet olmalı. Vücudun biyolojisinin bu perhizi kabul etmesi gerekiyor. Örnek olarak hiç kimse bir hafta içerisinde 2 kilodan fazla kaybedemez. Ondan fazla kaybetmişse vücut su kaybetmiştir. Ya da adale kaybediyordur ki bu iyi bir şey değil. O zaman en sağlıklısı haftada 1 kilo vermek mi diyorsunuz? Haftada bir kilo kaybedersin, senede 50 kilo… Büyük bir miktar bu… Bu bile zor olacaktır ama önemli değil, en azından o maksatla başlayın. Yağ biyolojisini anlayabilirsen o zaman rahatlıkla gençlikte olduğunuz kiloya dönebilirsiniz. Aslında bu benim için çok ilginç bir konu. Şişman insanlar zayıf insanları şanslı olarak kabul ediyorlar, zayıf insanlar da şişman insanları tembel olarak kabul ediyorlar. Ama hiçbiri doğru değil. Zayıf insanlar hayatlarında bazı hareketlere uymaya başlamışlar ki, hiç uğraşmadan hiç düşünmeden kilolarını düşük tutabiliyorlar. Bunun sebebi nedir? Birincisi öncelikle kendi biyolojilerini anlıyorlar. Mide sancıları yapan bir hormon var. Bu hormonun ismi renin. Renin miktarını düşürtmek için yemek yemek lazım. Yemek yerken ancak 30 dakika sonra renin miktarı düşmeye başlar. 30 dakikanın içinde 3 öğün yemek yersiniz. Onun için sofradan kalktığınız zaman diyorsunuz ki, 'Ne kadar çok yedim ben, amma da çok yedim.' Daha mantıklı bir yol var. Yemekten yarım saat önce elinize bir avuç ceviz, badem veya fındık alın. Meyve de olabilir… Bunları yediğiniz zaman renin miktarı, hemen düşmeye başlıyor. Yarım saat sonra sofraya oturduğunuz zaman iştahınız kesilmiş oluyor. Zaten çok yemeğe yer kalmıyor midede... Aslında yemek için yer var ama hormon miktarı düşüyor. Çünkü sen ancak bir avuç yedin değil mi? Bir avucun içinde yüz kalori var belki, daha fazla değil. Normal olarak bir yemekte 500 kalori yersiniz. Oturduğunuz zaman kendinizi tok hissederseniz ama yediğiniz miktar aslında azdır. Hakikaten 500 kalori yersiniz, 1000 kalori değil, ama yine de kendini rahat hissedersiniz. Bu gibi teknikler çok önemli… Genç kalmak için ne yapmamız gerekiyor? Son senelerde insanlar botoks gibi farklı yöntemlere başvuruyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Şimdi genç kalmak için tabi dış görünüş mühim bir şey. Genç gözüken insanlar daha fazla para kazanıyorlar, kendilerini daha iyi hissediyorlar ve hayatlarından daha memnun kalıyorlar. Onun için ben sizi hiç kandırmak istemiyorum, bu çok mühim bir konu. Genç kalmak isteyen bir insan sırf dış görünüşünü düşünemez. Hem içten iyi gözükmeli hem de dıştan. İç kısmı genç tutmak için hayattaki büyük amaçlarınızın ne olduğunu anlamanız gerekiyor. Kendi isteklerinin dışında kalbinizi çalıştırmanız için bir sebep gerekir. Onların ne olduğunu bulmanız gerekiyor. Aynı zamanda diğer insanların menfaatlerini de düşünmezseniz hiçbir zaman rahat yaşayamayazsınız. Dalai Lama ile beraber bir kongre yaptık. Ona çok basit bir soru sordum. Bu soru genç kalmanın üzerineydi: "Genç kalmak için ne yapmak lazım hayatta?" Dalai Lama "Bizim memleketimizde bir tabir var, 'İyi olmayan bir insan erken ölsün' dedi. Şaşırdım. Dalai Lama’dan böyle bir laf hiç beklemiyordum. “Neden? Biraz sert bir tabir gibi geliyor bana.” dedim. Dalia Lama, "Aslında biz bunları menfaatları düşünerek söylüyoruz. Çünkü iyi olmayan bir insan etrafında kötülük topluyor, biriktiriyor. Bizim inançlarımıza göre bu insanlar öldükten sonra da aynı kötülükleri taşıyıcaklardır. Onun için, bunu bir an evvel durdursun, bir dahaki hayatında belki daha iyi bir insan olur. Ama tam tersi iyi insanlar da var. Onlar daha da uzun yaşasınlar ki daha iyi şeyler yapsınlar hayatlarında. O yüzden uzun yaşayacaksan amaçların olması gerekiyor. Bence Türkiye'deki bu yöntemler çok fazla kullanılıyor. Botox, ameliyatlar ve diğer kullanılan teknikler hem gerektiğinden fazla hem de sağlıklı değil. Bazı insanlar hiçbir zaman kendilerinden mutlu olmazlar çünkü kendi içlerinde mutlu değillerdir. O yüzden önce iç kısımlarını tedavi et, spora başlat ki vücudunda güzel gözüksün, ondan sonra kozmetik, cerrahi yönetimleri düşünmeye başla. Eğer vücuduna bakmışsan, gıdanı düzeltmişsen plastik cerrahi mantıksız bir şey değil. Yani yine yapılabilir diyorsunuz? Bazı insanlar için çok faydalı ama ancak en son çare… Siz hep stresin yaşlanmayla bağlantısından bahsediyorsunuz... İnsan stresi hissettiği zaman, hücredeki kromozomlar yavaşça çürümeye başlıyor ve kendini yeniletmekte zorluk çekiyor. Bizim kemiklerimizin içinde kök hücreler var. Bu kök hücreler kalbimizi, akciğerimizi, karaciğerimizi yeniliyor. Bunların yenilenebilmesi için kromozomların sağlıklı olması gerekiyor. Stresten dolayı kromozomlar sağlıksız olunca kendini yeniliyemiyorsun ve yaşlanmaya başlıyorsun. Peki bu stresi nasıl azaltabiliriz? Birincisi derin nefes almayı öğrenmeniz lazım. Birçok insan derin nefesi nasıl alacağını bilmiyor. Derin nefes alırken akciğerin altında olan adaleyi kullanmanız lazım. Bu adalenin ismi diyafram. Diyaframı kullanırken, nefes alırken karnı dışarı doğru çıkartmanız lazım. Nefes bırakırken de tamamen o havayı dışarı bırakmalısınız. Bu gibi derin nefesler, yoga gibi Doğu'da kullanılan birçok tedavide sık sık kullanılan teknikler. Mesela trafikte araç kullanıyorsunuz ya da toplantıda karşınızda oturan insan sizi çok sinirlendiriyor. Bu gibi stresli durumlarla karşılaştığınız zaman yavaş yavaş derin nefes almaya başlayın. Bundan kimsenin haberi de olmaz. Ne kadar bu nefes hareketini yapmak lazım? Bir defa bile yeter ama 10 kere nefes alabilirsen farkını görürsün. Peki biz sizin hayatınıza baktığımızda, bu kadar televizyon programı, radyo programı, kitap, Oprah… Siz böyle yoğun bir tempoda nasıl stressiz yaşayabiliyorsunuz? Aslında tabi hayatım yoğun. Stres her zaman hayatımızda yer alıyor. Benim için önemli olan konu zaman değil enerji. Zaman zaten kısıtlı hayatta. Ama benim yaptığım şeyler bana enerji verirse o zaman kendimi yormadan istediğim kadar iş yapabilirim. O yüzden sabah 6'da kalkıyorum. Bütün günüm akşam 11’e kadar dolu. Ama yaptığım hareketlerin birçoğu bana enerji veriyor. Bu ropörtajlar mesela… İnsanları eğitmek benim için çok büyük bir zevk. Peki ya yapmak istemediğiniz şeyler olduğunda ne yapıyorsunuz? Tabi yapmak istemediğim şeyler de oluyor. Böyle durumlarda kendime ödül veriyorum. Mesela 'bunu bir daha yapmayacağım' diyorum kendi kendime. ya da bunu yaparsam başka şeyler için kendime hak tanıyorum. Sürekli bunu yapmayacağım, bunu sadece 1 saat yapacağım diğer saatte de kitap yazacağım, ya da yeni bir şey öğreteceğim kendime diyorum. Sizi Oprah'ın programıyla daha da çok seyretmeye başladık, Oprah hayatınızı nasıl değiştirdi? Oprah Amerika'nın en çok sevilen insanlarından biri. Onun yanında onun platformunu kullanarak halkı eğitmek benim için çok büyük bir onur oldu. Çok hakiki bir insan. Ben Oprah’ı gerçekten çok korumak istiyorum. Onun kurduğu bu platform eşsiz bir platform. Sağlık konularında bu çok mühim. Çünkü herkes sağdan soldan laf dinliyor. İşte hep duyuyoruz, “Annem bunu diyor, gazete şunu yazmış…” diyen çok insan var. Hakikaten vücudumuz için bazı şeyler çok mühim. Bunları öğretmek zor değil. O yüzden yazdığım kitaplarda hep bunlar üzerine: İnsanlara basit şekilde mühim şeyleri öğretebilmek. Duyduğumuz kadarıyla Türkiye'de Oprah ile bir program çekecektiniz, ne zaman gerçekleşecek bu proje? Aslında bizim Oprah ile beraber yapacağımız bir dünya seyahati programımız var. Tek bir program değil, birkaç dizi birden yapmak istiyoruz. Bu yaz bu projeleri gerçekleştirmek için vaktimiz kalmadı ama inşallah gelecek yaza bu projeyi gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Tabi Türkiye'ye de gideceğiz. Türkiye'de nerelere gitmek istiyorsunuz? İstanbul... Orada Mısır Çarşısı, Kapalıçarsı… Müzeleri falan da gezeceğiz tabi ama halkı eğitmek için çarşıları gezmek istiyorum çünkü orada gıda var. Onları göstermek istiyorum. Sivas’ta sedef hastalığını tedavi eden balıklar var. O balıkları da göstermek istiyorum. Oprah’a güney sahillerini de göstermek istiyorum. Bir de tabi güney sahillerindeki meyvelerimizi, sebzelerimizi... Bize bu yoğun temponuzun arasında zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz Doktor Öz. Ben teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder